"-Kendi kendime saatlerce çizermişim kağıtlara, milaj kağıtlarına bile; annem terzi benim
Kablolarla, tellerle oynardım ben; babam elektirik teknisyeni
-Gülliver’den o kadar etkilendim ki, bahçede küçük insanlar bulduğum hayalini kurardım hep. Evdeki gömme dolap yüzünden hep kabus görürdüm. Bir de baktım ki Sinekliler hikayelerini yazarken gömme dolap canavarları yaratmışım.
-Lisede, okula giden yürüyen yollar hayal ederdim.
-Çok çalıştım, çok çizdim, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı’nı kazandım.
-Deniz yoktu 1970 yılında doğduğum şehir Ankara’da.
-İstanbul’da olmak hala filmde gibi hissettiriyor bana, denizdeki gemileri, karga sesleri, gülen martıları ve yaşanmışlığıyla.
-Okurken matbaalara gittim öğrenmek için nasıl basılıyor diye yazılıp çizilenler.
-1993 yılında mezun oldum.
-Grafik Tasarımcı olarak çalışmaya başladım.
-illüstrator olmak istedim ve Koza Davetiyeleri’nde çalışmaya başladım.
-freelance olarak animasyon yaptım.
-Hikayeler yazıp çiziyordum yollarda yürürken. Bir sergi açmak istersem, bir hikayenin kocaman çizimleriyle sergisini açmak olurdu diye düşünmüştüm.
-Yıllar sonra 2003 yılında bir dünya ortaya çıktı. Sinekliler. 23. günümüz sanatçıları sergisine katıldım. Başarı ödülü verdiler, üzerinde bir baykuş duran.
-Telden böcek heykelleri, telden melekler, rendeden robotlar, oyuncak figürler, bez bebekler, periler, slikondan tek gözlü canavarlar atölyemde yaratıp ürettiklerim.
Aşık Öyküler dizisinde “Aşk illeti” isimli hikayesi Okuyanus yayınlarında, “Sonsuza Kadar” en ki li dergi Derki’de yayınlandı.
-rendeden robotlar yaptım kardeşim yanan sönen ışıklar yaptı onlara"
0 yorum:
Yorum Gönder